HABERLER

10.09.2022

FUTBOL

İkinci Başkanımız Engin Baltacı ile Futbolcumuz Josef de Souza’dan Açıklamalar

İkinci Başkanımız Engin Baltacı ile futbolcumuz Josef de Souza, Vodafone Park’ta bir basın toplantısı düzenleyerek gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Engin Baltacı yaptığı konuşmada, “İsterdim ki MKE Ankaragücü maçından sonra daha güzel konuları konuşmak bir araya gelmiş olalım. Ancak öyle bir durumda bir araya gelmedik. Hukuk kazalarının her zaman düzelme ihtimalinin olduğuna inanan bir hukukçuyum. Bununla başlayıp sözü kaptanımız Josef de Souza’ya bırakıyorum” dedi.

Futbolcumuz Josef de Souza ise toplantıda şunları söyledi:

“Öncelikle kulüp başkanımıza ve camiamıza çok teşekkür ediyorum. Zor ve üzücü bir hafta yaşadım. Uzun süre sahalardan uzak kaldım. Dört maçta takımımın yanında değildim. Gece gündüz çalışıp takımıma destek olmak için sahalara döndüm. Maç içinde takımıma ve hakeme yardım ettim. Hepinizin bildiği gibi malum olaylar yaşandı. Normal davranmama rağmen bir maç ceza aldım. Kırmızı kart yedim. Bu karar yüzünden ciddi hayal kırıklığı yaşadım.

Hayatta bazen söylediklerinizden çok yaptıklarınız çok şey ifade eder. Ben de böyle biriyim. Aksiyonlarımla ve yaptıklarımla kendi karakterimi gösteririm. Geçen hafta hepinizin bildiği gibi federasyonda hocaların, futbolcuların ve başkanların olduğu bir toplantı yapıldı. Birlik, beraberlik mesajları ve şiddete karşı olduğumuz mesajlarını verdik. Önemliydi. Herkese bunu gösterdik. Bulunduğumuz durumda yine geçen haftaki maçta, takımıma ve takım arkadaşlarıma yardımcı oldum. Hakeme yardımcı olup hakemi korudum. Bunun sonucunda haksız bir ceza aldım. Cezanın bir maç olması önemli değil. Dört, beş haftadır takımdan uzaktım. Burada cezanın neden verildiği ve niye böyle bir ceza verildiği asıl mesele. Ben doğru bir şey yaptığıma inanıyorum. Böyle bir durumda ceza veriliyor olması benim kabul edemediğim bir şey. Çok üzgünüm.

Kamuoyuna ben bir soru sormak istiyorum. Kötü bir olay yaşandı sahada. Bu olayı şöyle düşünelim, neyse ki böyle bir şey olmadı. Sahaya giren taraftar Cenk’i ya da Salih’i sakatlasaydı. Elinde bir şey olsaydı onları yaralayacaktı. Oyuncular, herhangi birimiz ve hakem yaralansaydı. O hareketi yine yapsaydım. Yine bana bir maç ceza mı vereceklerdi. Cezanın ne kadar yanlış olduğu yönünde burada herkes hem fikir. Bunlar olsaydı yine benim cezamı mı konuşacaktık? Bence bu aradaki farkı biraz düşünmemiz gerekiyor. Bu tür cezalar maalesef Türk futbolunun imajına zarar veriyor.

Bir husus daha var, başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Dünkü tahkim kurulunun bu kararına itirazımız değerlendirilirken; kulübümüz, ben ve başkanımız bir talepte bulunduk. Kendimi savunmam için bir talepte bulunduk. Nedense tahkim bunu kabul etmedi. Bunun için üzgünüm.

Bu aldığım cezayı ailemle sürekli konuşuyorum. Bunun adil olmadığı bir gerçek. Bu yaşanan olay yüzünden, bu reaksiyon yüzünden, bu olayların tekrar yaşanma ihtimali yüzünden, güvensizlik hissediyoruz. Bu basit bir olay değil. Ceza alması gereken kişiler hiç ceza almadı desek yanlış olmaz. Rakibimizin aldığı cezalar ortada. Bu olay bir güvensizlik yaratıyor. Yaşanan olaylardan sonra verilen kararların yeterli olmadığını düşünüyorum.

Bu ülkeyi çok seviyorum. Bu bana belki de her şeyi veren ülke. Türk taraftarlarını, Beşiktaş taraftarlarını çok seviyorum. Burada içimden gelerek yaşıyorum, mutluyum. Bu olayın yaşanması benim üzerimde belirli endişeler yaratıyor, bu çok insanı bir durum. Benim burada futbola dair hayallerim var bundan vaz geçmeyeceğim. Buraya karşı büyük sevgi beslerken bunların yaşanması duygusal olarak beni ve ailemi üzüyor. Tekrar söylemek istiyorum, bana destek veren herkese teşekkür ediyorum. Kulübüme minnettarım. Elimden geldiği kadar tüm bunlara rağmen devam etmek için her şeyi yapacağım.

Son olarak altı yıldır Türkiye’de futbol oynuyorum. İki kez kırmızı kart görüp sahadan atıldım. Bu da VAR ile oldu. Ben asla sahada rakibine kasti olarak şiddet uygulayan oyuncu değilim. Çalıştığım hocalar ve takım arkadaşlarım bana dair çok iyi düşüncelere sahipler. Sahada futbolu ön plana çıkaran, takım arkadaşlarını koruyan bir oyuncuyum. Bu yaşanan olayların benim karakterimin önüne geçmesini asla istemiyorum.”

Josef de Souza’nın konuşmasının ardından İkinci Başkanımız Engin Baltacı sözlerine şöyle devam etti:

“Başkanımız ve yönetim kurulumuz bugüne kadar sorunları ilgili kuruluşların mahfelerinde halletmek çabası içinde oldu. Geçen dönemden başlayan ve bize göre kronikleşmeye yüz tutan Beşiktaş’a yönelik haksızlıklar devam ediyor. Biz federasyonun ve kurullarının yeni olduğunun bilincindeyiz. Bize yönelik haksızlıklar kronikleşti. Biz büyük bir camiayız. Kurullar değişebiliyor ancak kurullara gelenler değişmediği ve futbolun ruhunu bilmediği için haksızlıklar devam ediyor.

Yanlış anlaşılmasın biz Beşiktaşlıyız. Biz standart istiyoruz, hakkaniyet istiyoruz ve adalet istiyoruz. Sadece Beşiktaş için değil herkes için istiyoruz.

Josef de Souza anlattı. Biz PFDK kararının ardından Tahkim Kurulu’na gidelim ben ikinci başkan ve hukukçu olarak, Josef de Souza’da futbolcu olarak. Josef de Souza manevi yönünü anlatsın, maddi yönünü de ben avukatlarla beraber anlatayım diye duruşmalı istedik. Hatırladığım kadarıyla Tahkim Kurulu en son hakemlerle ilgili bir duruşmalı tahkim yapmıştı ondan beri yapmadı.

Ancak genel kural duruşmalı tahkimlerin kabulü yönünde olmuş bugüne kadar. Futbolumuz ve federasyonumuz özerk olduğundan bugüne kadar genel kural duruşma talebinin kabulü yönünde olmuş. Duruşma talebimiz kabul edilmedi federasyon mahfelinde anlatamadık. Şimdi sizin aracılığınızla anlatmak istiyoruz. Eğer orada anlatabilseydik kamuoyuna anlatmayacaktık. Çünkü orada anlaşılacağımızı düşünüyorduk. Tahkim başkanı bizi anlardı diye düşünüyorum.

Önce eylemden başlamak istiyorum. Görsellerde de görüldüğü gibi maç bitiyor. Klasik maç seremonisi var. Sonra bir kişi atlıyor ve yaklaşık 70-80 metre koşuyor. Uçan tekme tabiri edilen bir tekmeyi atarken bizim futbolcumuz Salih ve Cenk yan dönüyor o anda Josef bu saldırının uzamasını engelliyor. Eğer o anda hakemin önünde Cenk olmasa bu tekme muhtemelen hakeme yönelecek. Evet bize çok küfür ettiler ama hakeme de ettiler. Bu tekmenin daha çok hakeme yönelik yapıldığını düşünüyorum. Şimdi hakeme ya da futbolcuya kime yapılırsa yapılsın. Kaptanımız bunu engelledi. Ve arkadaşlar saniyeleri sayın. İlk güvenlik görevlisi en az 5 ya da 10 saniye içinde ulaşabildi olay yerine. Hakem de orada duruyor. Bizim kaptanımızın saldırı niteliğinde bir hareketi olsaydı saha içindeki hakemin yapması gereken neydi kırmızı kartını çıkaracak gösterdiği oyuncuyu işaret edecekti.

Ama görüyoruz ki ve biliyoruz ki, hakemin kulağında kulaklık da yok. Hakemin herhangi bir yerde kırmızı kart gösterme eylemi de yok. Kırmızı kart ne zaman gündeme geliyor bizim bir yetkilimizi hakem bey odasına çağırıyor. Ben 5 numaralı oyuncuyu ihraç ettim diyor. Fiilen gösterilmiş bir kırmızı kart görüntüsü hiçbir yerde yok. Bize ulaşan bir görüntü yok. VAR dan ya da dördüncü hakemden. Uzaktan gören işin içinde olan birinden hakeme kırmızı kart göster baskısı gelmiş. Ve hakem bey de kırmızı kart gösterdiğini beyan etti. Eylem de bu arkadaşlar, ben bu eylem karşısında burada vay efendim meşru müdafaa varmış, haksız tahrik varmış bunların konusunu bile etmeyeceğim. Burada haksız tahrik düşündürecek karşı fiili yok. Sadece Josef’in engellemesi var. Şimdi olanlara sonra bakıyoruz. Kırmızı kartı gösterdiğini beyan ettikten sonra, eylemi anlattım, eylemde bir şey yok. Kurulların nasıl tespit ettiğini ifade edeceğim size. Hakem bey rapor yazıyor. Rapor elimde, diyor ki 8 numaralı oyuncu, hızla gelerek tekme atan taraftarı boynundan tutup sırtına doğru koluyla vurarak, çelme takarak yere düşürmüştür. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Biz de izledik siz de izlediniz. Bu işe yol açanlardan biri olan dördüncü hakem de aynı şeyi söylüyor. Sahaya giren taraftarı boynundan tutup, sırtına boynuna vurarak yere düşürmüştür. 6 numaralı tekme atmıştır. 5 numaralı Josef taraftarı boynundan tutarak, vurarak çelme takmıştır. Böyle bir görüntü gördünüz mü?

Bu bizim gördüğümüzü federasyon hukuk da görmüş. Bu rapora göre yanlış hatırlamıyorsam saldırı maddesinden sevk edilmesi lazım. Bu rapora göre 44. maddeden sevk edilmesi lazım Josef’in. Ama hukuk kurulu bakıyor ki görüntülerle rapor örtüşmüyor. PFDK talimatı görüntünün esas alınabileceği noktalardan bahsediyor. Eğer karar veremiyorsan “görüntüyü, ses kaydını esas alabilirsin” diyor. Hukuk kurulu da bakıyor olmuyor, görüntüyle örtüşmüyor. Biz bunu saldırıdan sevk edemeyeceğiz. Hukuk kurulu sevk ediyor. Sevk etmek zorunda kalıyor. Bilmiyorum ben bir hukukçunun böyle bir eylemin hiçbir fiili hareket ihtiva etmeyen bir eylemi disipline, cezaya ve mahkemeye sevk edebileceğini düşünebileceğine ihtimal vermiyorum.

Hukuk genel kurulu yazıyor; fiziksel müdahale ile durdurması suretiyle sportmenliğe aykırı hareket. Arkadaşlar sportmenliğe aykırı hareket PFDK’ın 36. maddesi net olarak yazmış. Sportmenliğe taraftar eylemine sebebiyet verecek mahiyette müsabaka görevlilerini etki altına almaya yönelik, dürüstlük tarafsızlıklarını sorgulayarak itibarsızlaşmaya yönelik sportmenliğe spor ahlakına aykırı davranışlardır. Allah aşkına 36. Maddenin neresinde fiili durum var. Neresinde fiili müdahale etmek var. 36. maddenin hiçbir yerinde fiili hareketten bahsedilmiyor. Peki siz sportmenliğe aykırı fiili davranıştan gönderiyorsunuz. Niye? İlla göndermek zorundasınız da ondan gönderiyorsunuz diye düşünüyoruz artık. Hakem raporuna göre; bizim futbolcumuzun 44. maddeye göre saldırıdan sevk edilmesi gerekiyor, ama görüntülerle rapor örtüşmediği için çünkü rapor nasılsa boşa gelip de gösterildiği iddia edilen, ifade edilen tebliğ edilen, kırmızı kartın altını doldurmaya yönelik yazıldığından görüntülerle örtüşmüyor. Örtüşmeyince hukuk genel kurulu bunu saldırıdan gönderemedi sportmenliğe aykırı hareket dedi. 36. maddede böyle tarif yok. Sonra bunu böyle anlamadığını PFDK da söylüyor. PFDK ceza tayinine yer olmadığını söylüyor. Sportmenliğe aykırı olmadığını söylüyor. Ama 94. maddenin 6. fıkrasında şahısta yanılma yoksa kırmızı kartı iptal edemezsiniz diyor. Bu da doğru bir kabul değil.

Bizim kulübümüzden bir örnek vereyim. Rüştü Reçber ceza sahasının dışında topu eliyle kestiği gerekçesiyle kırmızı kartla maçtan ihraç edildi. Sonra PFDK bu kırmızı kartı iptal etti. Neden, göğsüyle kesti diye. Yani adını da koydu. Şahısta yanılma dedi. Şahıs aynı şahıs. Eylem elle değil. Eylem söylenen eylem değil. Şahıs Josef ama eylem fiili müdahale değil. Eylem engelleme. Eylem saldırı değil, eylem sportmenliğe aykırı da değil. Siz bal gibi bu kırmızı kartın gelecek maçta otomatik olarak bir maç oynamama cezasının sonucunu kaldırabilirdiniz.

Siz 94’e 6’ya göre bu kararı kaldıramadığınızı söylüyorsanız doğru değil, daha önce kaldırdınız. Evet saldırganı engelleyen Josef’ten başkası değildi. Ama saldırganı engelledi, fiili müdahale yapmadı ki… Ne saldırıda bulundu ne sportmenliğe aykırı harekette bulundu. Kaldırabilirdiniz kaldırmadınız. Peki kararınızı verdiniz, biz tahkime gittik duruşma istedik. Bunları anlatacaktık tedbiri kaldırın dedik. Hani cumartesi- pazar yapamazsanız tedbiri kaldırın dedik. Oyuncu bu maçta oynasın dedik. Onu da yapmadınız. Başlangıçta söyledim duruşmalı yapılmasının kabulüydü. Onu da kabul etmediniz. Genel kural erteleme talebinin de hoşgörü ile yaklaşılarak kabulüdür. Onu da kabul etmediniz.

Şimdi bunu başka şeylerle de birleştirirsem ben bu iş nedeniyle 300 bin tweet atan Beşiktaş camiasına, bu haksızlığı bu hukuksuzluğu nasıl anlatabilirim arkadaşlar. Ligin ilk 5 haftasındayız. 6. haftayı oynayacağız. Biz iki defa hakem katline uğramış olmuyor muyuz? Yanlış mı söylüyorum. Yani bir nasıl bir algoritma nasıl yapay zekaysa o hafta da ligin en önemli maçı olan Conrendon Alanyaspor - Beşiktaş maçına bir hakem atıyor. Performansı belli değil. En üst düzey hakem performansı değil en azından. Sonra Mete Kalkavan’ın kırmızı kart gösterdiği tebliği. Şimdi de maçımıza atanan hakem arkadaşlar. Bu iş kime yarıyor? Benim kaptanımın bu hafta takımında yer almaması kime yarıyor?

Bunu birleştireyim. 2 Haziran’dan beri düdük çalmamış bir hakem hangi algoritmanın, hangi tespiti ile hangi performansı ile haftanın en önemli maçına atanmıştır? Bunu nasıl iyi niyetle yorumlayalım? Ve bu hakem bir meydan okumayla daha önceki dönemde üst üste lig tarihinde olmayacak şekilde üst üste iki maçta bizim maçımıza atanan bir hakem. Şimdi ben bu maçta olabilecek bir eksikliği, bir yanlışı ve hatayı nasıl anlatacağım?

Futbolda şiddeti nasıl önleyeceğiz? Şiddetin terörize olmasını nasıl önüne geçeceğiz? Bu kurullarla geçeceğiz. Bu kurulları değiştirdik evet. Bu değişimi isteyen Beşiktaş’tı evet. Hatta başında gelen Beşiktaş’ın sayın başkanıydı. Değiştirdiniz ama futbolun ruhundan anlamayan insanlardan oluşturdunuz. Kökünden bir değişim yapmadınız. Şimdi ne oldu; şimdi esası şekle feda ettiniz, ortada kırmızı kartı gerektirir bir eylem yok. Ama ortada bir kırmızı kart sonucu var. Eğer benim futbolcum kaptanlığının gereğini yapamıyorsa, belki de 5-6 maç oynamayacak Salih Uçan vardı, Cenk Tosun vardı. Ne bileyim belki de sayın Mete Kalkavan da maç yönetemeyecek şekilde yaralanmıştı. Bu mudur futboldan beklediğiniz.

Objektif, rasyonel hukuk kurallarıyla PFDK talimatını günümüz gereklilikleriyle karşılaştırarak kalem oynatın. Mikrofonun önünde konuşun. Sevgili yorumcular, yazarlar, istirham ediyorum. Bakın halk, camialar artık PFDK nedir? Tahkim Nedir? Bunların talimatları nedir? Ne şekilde sevk edilir? Artık bunları biliyor. Seyirci futbolu biliyor, futbolu yöneten kuralları da biliyor. Kandıramıyorsunuz. Kandıramazsınız. Binlerce mesaj geliyor bize. Lütfen önderlik edin.

Yalnız kendimiz için bir şey istemiyoruz biz futbol camiasının tamamı için istiyoruz. Beşiktaşlı duruşu, kavramı bunu içeriyor. Hakkaniyet istiyoruz, adalet istiyoruz. Her platformda. Dün böyle karar veren bir hakemin bugün böyle karar vermemesini istiyoruz. Bir hakemin bu maçta öyle bu maçta böyle karar vermemesini istiyoruz. Tahkim kurulunun bir öyle bir böyle karar vermemesini istiyoruz. PFDK’nın bir öyle bir böyle karar vermemesini istiyoruz. Rüştü Reçber’in kararını kaldıran PFDK, bu kırmızı kartı da kaldıracak kurumsal devamlılıkta olmasını istiyoruz arkadaşlar.

Biliniz ki bize yönelik saldırılar, haksızlıklar arttıkça sesimiz artacaktır, yükselecektir. 12 sene önce bir maç çıkışında söylemiştim: Kibar duruyorsak, yumuşak başlı duruyorsak uysal koyun değiliz.” Gerçekler karşısında da Beşiktaşlı olarak susmayız.

Biz büyük bir kulübün yönetiminde olan bir ekibiz. Sürekli proje çabasındayız. Biz futbolu yönetmiyoruz. Biz A.Ş.’nin dahil olduğu bir grubu yönetiyoruz. Proje üretmek ve kulübün mali durumunu düzeltme çabası içindeyiz. Bunlarla boğuşmak bizim enerjimizi soğuruyor. Bu işler bir standartta olur ve öyle gider.

İkinci Başkanımız Engin Baltacı basın mensuplarının sorularını şöyle yanıtladı:

“Ankara’da maçtan çıktıktan sonra söyledik. Başkanımız Ahmet Nur Çebi de söylemişti. Hocaların hocalık yapmasını, yardımcı hocaların hocalık yapmasını, kulüplerin görevleri gereği sahaya taraftara hakim olmalarını, sahanın güvenliğini sağlamalarını söyledik. Ben de bu anlatımımda bunu ifade ettim aslında. Biz işin MKE Ankaragücü tarafında değiliz. Biz işin Beşiktaş tarafındayız. Elbette her takım için hakkaniyet dediğimiz bu. Şimdi Demir Grup Sivasspor maçında bu hafta MKE Ankaragücü seyircisiz oynayacak. Doğru mu? Peki ondan sonraki hafta seyircili oynayacak. Kimle bilmiyorum. Biz kendi içimizde şöyle konuştuk, orada olan olaylar Vodafone Park’ta olsaydı ne olurdu? Bu sistemde Allah korusun.

Avukatların avukatlarla ilgili olumsuz bir şey söylemesi etik değil. Ama avukatların adliye dışında cüppe giymesi de doğru değil. Biz böyle bir görüntünün olmaması için çabalıyoruz. Biz çıkışta, özellikle bu sözü kullanarak; MKE Ankaragücü başkanına arz ettim dedim. Ben Beşiktaş camiasının İkinci Başkanıyım. Ama karşımdaki muhatabım da 112 yıllık bir kulübün başkanı. Bu hiyerarşiye özellikle dikkat ettim. MKE Ankaragücü taraftarının Beşiktaş’la olan probleminin çözülmesi için ne yapılması gerekiyorsa yapın sayın başkan diye arz ettim dedim. Biz yönetici edebini Süleyman Seba’dan öğrendik. Öyle bir gelenekten geliyoruz. Ama bu konuda bizim yapacağımız çok bir şey yok. Biz şunu yapmıyoruz. Bir olay olduğunda çok bağırıp iş bizim lehimize dönsün diye başka türlü tavırlar sergileyen bir kulüp değiliz. Öyle bir başkanımız, öyle bir yönetimimiz yok. Öyle bir camiamız yok. Bizim tavrımız her şeyde aynıdır.”