HABERLER

15.07.2021

GÜNCEL HABERLER

Başkanımız Ahmet Nur Çebi’den Açıklamalar

Başkanımız Ahmet Nur Çebi, Habertürk kanalında Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor Başkanlarının da katıldığı programda, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Çebi’nin açıklamaları şöyle:

“Sporun kardeşlik ve birleştirici özelliğinden faydalanmak gerektiğini tüm başkanlarımız ve bizler biliyoruz. Ancak dışarıya yansıyan bir negatif hava oluştuğu algısı var. Bunun böyle olmadığını aslında biz birbirimizle sahada mücadele ederken, arka tarafta konularımızla ilgili birlik beraberlik içinde olabildiğimizi kamuoyuna göstermemiz gerektiğini düşündük.

Çünkü biz ne kadar barışık olursak camialarımız da birbiriyle o kadar barışık olacaktır. Sporun, futbolun huzuru açısından, geleceği açısından, selameti açısından bu buluşmanın büyük fayda sağlayacağını düşündük. Bu fikri ortaya atanlar oldu, biz de destekledik ve bugün buradayız, özetle şu, biz aslında sahadaki rekabetin dışında arkadaşız ve dostuz. Abi kardeşiz, saygı ve sevgide bir kusurumuz yok. Kurumların bunları görmesini istedik.

Ayrıca, ben öyle tahmin ediyorum ki kendi camialarımıza da, taraftarımıza da bir mesaj vermiş olacağız. Biz sahada rakibiz, onun dışında birbirimizi incitmiyoruz, kırmıyoruz. Sizler de lütfen bizim gibi olmaya gayret edin mesajını vermeye çalışıyoruz.

Burada şöyle önemli bir durum var; A kulübü için gerekli olmayan bir şey B ve C kulübü için gerekliyse A kulübünün de benim için önemi yok, ama B ve C kulübü için önemi varsa bunu destekliyoruz diyoruz. Hepimizin ortak tavrı şu; Benim sorunum var, senin de var, bu durum dördümüzün ortak sorunu olabilir. Bu şekilde olursa, üçünün sorunu olmayıp benim sorunum var ise, diğer arkadaşların da bizim sorunlarımızı kabul ettiklerini ve bunu kendi sorunları gibi düşünüp tavır aldıklarını görebiliriz. Bu önemli bir şey.

Birlik ve beraberlik, ne olursa olsun biz hep beraberiz, birbirimize destek olacağız mesajıdır.

Bizim sorunumuza baktığınız zaman, bakanlıkla ilgili sorunumuz olabilir, hükümetimizden ile isteklerimiz taleplerimiz olabilir, ama bunların hepsinden önce önümüzde Türkiye Futbol Federasyonu var. Biz federasyona bağlıyız, bizim üst kurulumuz federasyon. Bizim federasyona yönelttiğimiz talep ve isteklerimiz, bazen bu konularda ısrarlı olmamız, birkaç defa üstüne üstüne gitmemiz, bizim o kuruma karşı bir saygısızlık içerisinde olduğumuz şeklinde algılanmamalı. Sonuçta federasyon bizim üst kurulumuz.

Arkadaşlarımızın bundan farklı düşündüğünü zannetmiyorum. Ancak, bunu yapmamızın bir negatif hava yaratmasını da doğru bulmuyoruz. O kapıyı kırk kere çalabiliriz. Kırk kere isteğimiz yerine gelmeyebilir. Mücadele edebiliriz, etmek zorundayız, biz pes edemeyiz. Ancak bunun, sanki bir kavgaymış gibi algılanmasını şahsım adına söylüyorum, doğru bulmuyorum. Sanki biz federasyona gidip bir şey söylediğimizde federasyon ve biz kavga ediyormuşuz gibi bir hava estiriliyor, ama medyada ama orada ama burada.

Bizim konuştuğumuz şeyler medyaya yansısa sorun yok. Konuşmadıklarımız yansıyor. Bu da bizleri zaman zaman üzüyor. Bazı istihbaratları sanırım tam yapmıyorlar, doğru yapmıyorlar. Ve ertesi gün yazılanlar üst kurulumuzu da incitebiliyor, üst kurulumuzun da demediği, yazmadığı şeyler sanki varmış gibi başka türlü bize aksettiriliyor ve biz bu olayları basından okuyoruz, ortaya çıkan haberler gerçek dışı olduğundan bunlar bizi incitiyor.

Genel olarak konuştuktan sonra bahsetmem gereke 3-5 nokta var. Kurulların bağımsız olması. En büyük sorunlarımızdan biri olan yayın ihalesi. Beş sene evvel yapılmış olmasına rağmen, sağlıklı bir şekilde ilk iki senesi tamam, ama ondan sonra son iki senedir sağlıklı yürümeyen, gerekçe olarak da pandemi gösterilerek kulüplerin gelirlerinin erozyona uğradığını gördüğümüz bir süreç söz konusu.

Anlayış gösteriyoruz ama bu durumun her sene devam etmeyeceği şeklinde söz almamıza rağmen bu konu maalesef her yıl gündemimize geliyor.

Federasyonun bize katkı vermeye çalıştığını ben de görüyorum, kabul ediyorum. Buradan suçlamak kolay değil, onlar da bir şekilde konuları çözerek Türk futbolunu yarasız beresiz yürütmeye çalışıyorlar. Fakat kulüplerin en büyük derdi para ve bu paralardan yapılan fedakarlıklar hududunu aştıktan sonra bizi maalesef üzüyor ve yoruyor.

Ödeme takvimini kulüpler 3, 13 gün kompanse edebiliyor ama rakamın indirilmesi söz konusu oldu. Ve gerekçe olarak pandemi önümüze konuldu. Ama pandemiden önce de böyle bir indirimin söz konusu olduğunu ben hatırlamıyorum. İlk iki sene zaten sorunsuz yürümüştü. Ali bey orada benden daha eski, daha iyi bilir, ama son iki senedir pandemi gerekçe gösterilerek ortaya bir tablo çıkarılıyor ve bu bizi yoruyor.

Özellikle bu dönemde daha çok desteğe ihtiyacımız varken bir de yayıncı kuruluşu maddi yönden destekleyen tarafta olmak bizi iki defa darp ediyor. Sonuç olarak bu bizim için büyük bir sorun. Federasyonun bu konuda gayret sarf ettiğini biliyorum ama sonuç alınamaması bizi üzüyor. Sonuç alınamadığı zaman da bizim yazıp çizmemiz, itirazda bulunmamız, kapı çalmamız gayet de doğal bir süreç.

Ve biz de bu konuda taviz vermek istemediğimizi ben Kulüpler Birliği Başkanı olduğum sırada sayın kulüp başkanlarının da onayıyla çıktık ifade ettik. Söyledik, biz indirim yapmayacağız, düşünmüyoruz.

Çünkü bu bir mağduriyet, asıl desteklenmemiz gereken dönemdeydik. Yayıncı kuruluş desteklemiyorsa, keşke federasyonun veya Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın elinde kaynak olsaydı da bize o zor dönemde destek olsaydılar.

Biz zamanında dedik ki, pandemi başladığı zaman seyircisiz oynuyoruz, bize devlet, hükümet veya Gençlik ve Spor Bakanlığı bize bir para versinler. Sonra biz bu paralarla kulüpleri ayakta tutmaya çalışalım. Her şey yoluna girdiğinde satılacak olan biletlerden mahsup edersiniz, bize borç verin demek istedik. Fikir çok beğenildi tabii, ama gelişme olmadı, bu da bizi oldukça zorladı.

Uzlaşma Çözüm Kurulu federasyona bağlı bir birim, bizim biletimizi, cezamızı onlar kesiyorlar. Kurulda 1-2 sene önce hakkaniyet indirimi diye bir şey vardı. Her ne hikmetse pandemi ortaya çıktıktan sonra bu indirim ortadan kaldırıldı. Bizi her dava eden futbolcu ve teknik adamımız kim gelirse gelsin UÇK’dan davaları olduğunda kazanıyorlar ve bu şekilde gidiyorlar.

Şimdi bununla ilgili, UÇK’nın tartışıldığı bir durum yaratmaya başladık. Dışarıdaki özel mahkemelerde UÇK kararlarını tartışmaya açıyoruz. Bir defa buradan federasyon yetkililerine şunu söylüyorum; Bu futbol kulüplerine düşman mısınız? Bunlar size ne yaptılar? Bu kulüplerin ayakta kalmaması halinde hangi futbolcu, hangi hoca para kazanabilecek? Önce bizi öldürüyorsunuz sonra onların haklarını veriyorsunuz.

Aynı şey UEFA’da da oldu. Pandemi başladığı süreden beri biz yurt dışındaki bütün davaları kaybediyoruz. Bize dediler ki pandemi var, gelirlerinizin düştüğünü, profesyonellerinize ve futbolcularınıza anlatın, onlardan görüş alın, bunu düzgün bir şekilde yaparsanız sonuç alabilirsiniz denildi fakat bu hayalcilikten öte gidemedi.

Futbolcu geliyor, 2 milyonluk dava açıyor, 2 milyonu alıp gidiyor. Yani ne tartışma var, ne hakkaniyet var, ne de pandemi var. Bunlar hiç değerlendirilmedi. Sonuçta, yurt dışındaki davalarda  özellikle Türk kulüpleri perişan durumda.

Hiçbirinin pandemiyle alakası yok. Dava açılıyor, detaylara bakılmadan incelenmeden sonuç hemen  aleyhimize çıkmış oluyor. Hatta UEFA bize yazı yazıyor ve diyor ki; Bu sene Şampiyonlar Ligi’ndeki gelirlerinizin %15’ini indireceğiz. Neymiş efendim pandemi kaynaklı gelirlerde düşüş varmış. İyi de bu kararı veriyorsun da öbür tarafta beni dava eden futbolcunun alacaklarını neden %15 indirmiyorsun? Biz bunu istedik.

Şimdi yabancı sayısına baktığınız zaman kimisinin altyapısı kuvvetli. Doğal olarak bundan etkilenmeyebilir.

Bazı kulüpler var, dışarıdan çok daha fazla rekabetçi bir tarzda örneğin 15, 16, 17 tane, müsaade alabildiği kadar futbolcu getirerek maliyetleri düşürüyor. Bu karar çıktığından bu yana Türk futbolcularımızın maliyeti ikiye üçe katlandı. Bu da çok sağlıklı değil, bize zarar veriyor. Alınan her türlü karar kulüplere zarar vermeye başladı.

Bize karşı hakkaniyetli, bu yanlış oluyor, bu şekilde olursa kulüplere zarar veriyoruz, vermeyelim, engel olalım, sahip çıkalım, kucaklayalım diye bir tavır yok. Türkiye Futbol Federasyonu’nun yerinde ben olsam şunu söylerim; ben size 5 yıl boyunca altyapı için şu kadar kaynak veriyorum, sahanızı veriyorum, imkan veriyorum. Bunlar ile toparlanın ve örneğin 5 sene sonra da 6 tane yabancı ile oynayın.

Bana gelip durup dururken, hiçbir şey vermeden karşılığında yabancı sayısını düşürüyorum, yerli sayısını artırıyorum dediğin zaman beni rekabet edemez hale getiriyorsunuz.

Evet sebebi siyasi bir bakış olabilir, zaman zaman değil çoğu zaman anlıyorum. Ben de istiyorum burada Türk çocuklarımız olsun ama bu şekilde  olunca kararın çıktığı günün ertesi yerli futbolcunun 3 milyon olan ücretini 6 milyon yapıyorlar. Bu kabul edilemez.

Sonuç itibarıyla 10 tane yerli futbolcu varsa Ahmet bey bir tanesini almaya çalışıyor. Bu şekilde olduğunda kadro kuramıyorum ve daha zayıf, yetişmemiş futbolcuyu alacağım, böylece maçlarda kaybedeceksiniz, şampiyonluğu kaybedeceksiniz. Bu arada maç başı 200 bin dolara düştü değil mi?

Kısacası söylemek istediğim Türkiye Futbol Federasyonu, bunu yapmadan önce dönüp bize bir kaynak bulmalıdır. Gençlik ve Spor Bakanlığı veya hükümetle bu konuyu görüşmelidir.

Bizim altyapıya önem vermemiz gerekiyor. Çünkü hocalarımız geliyor ve Milli Takıma yerli futbolcu bulamıyor. Son çıkan kararın bir sebebi de budur.

Bu şekilde olunca Milli Takıma yerli futbolcu bulamıyorlar ve yurt dışında oynayan çocuklarımızın hepsi geldiler formayı aldılar, oynuyorlar. Siz bu kararı aldınızda içerideki Türk futbolcumuz da yurt dışına gitmeye gerek görmüyor.

Arkadaş diyor ki bizim evin arka bahçesi Beşiktaş, biz orada oynayacağız zaten diyor. Ama öteki türlü rekabete açık bir ortam olduğunda, ben bir Afrikalıyı buraya getirdiğimde benim çocuğum da gidiyor Juventus kulübünde oynamak durumunda kalıyor, dışarıya gitmek zorunda kalıyor, ucuza gitmek zorunda kalıyor. Böylece orada gelişebiliyor.

Hemen hemen 6-7 ay Kulüpler Birliği’nde görev yaptım. O görev içerisinde bütün kararlarda %90 beraber hareket ettik. Çok ilginç bir durum bu. Biz, önlerine getirdiğimiz tabloda mutabıkız, kabullenemediğimiz taraf da bu. Biz 20 tane kulübüz. Birbirimiz için bir araya geliyoruz ve bir çok şeye katlanarak altına imza da atıyoruz, önünüze de gönderiyoruz. Fakat bu yapılanları Kâle almıyorsunuz.

Eskiden kulüpleri idare etmek daha kolaydı ama artık değil. Taraftar iyi oyun istiyor, keyifli oyun istiyor, güzel stat istiyor, içinde girdiği zaman lounge istiyor, salon istiyor. Artık her şey değişti, bu da bizi zorluyor.

Örnek olarak amatör sporlar var. Bir çok kulübümüzde de var. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray amatör kulüplerle Türk futboluna hizmet etmeye çalıştı. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da sağ olsun dedi ki; Biz bunlara çok büyük kaynaklar ayırıyoruz, amatörlerde gelir yok, gider var. Onlarda dedi ki vergilerinizi ödeyin, vergilerinizden tahsil edip tekrar size verelim, bunları amatör sporlarda harcayın. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bizden de aldığı vergilerle amatör sporlara desteğidir. Biz veriyoruz, bize oradan iade ediliyor, biz oradan atletimizin maaşını ödüyoruz, masa tenisi oynayan sporcumuzun parasını ödüyoruz.

Biz bu parayı aylardan beri yatırıyoruz ve bize bir şey vermiyorlar. Bunu halletmesi gereken Maliye Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ama bu konunun içinde benim üst kurulum dediğim, önümü iliklediğim bir futbol federasyonum var.

Vergilerimiz %40’a çıktı. Biz pandemi döneminde herkese kolaylık sağlanırken sıkıntı yaşadık. Evet bu olabilir mi, olabilir. Herkes vergisini ödesin, çalışan vergisini ödüyor, sanayici ödüyor ama futbolcu para kazanıyor, ödemiyor. Bu dönem o dönem değil.

En önemli bir diğer konu da İddaa gelirleri. Bununla ilgili buradan tekrar söylemek istediğim, çok büyük İddaa gelirleri var. Bu gelirler sürekli olarak artmakta, ama artan bu İddaa gelirlerine karşılık asıl oyuncular biz olmamıza rağmen bizim aldığımız pay her geçen gün aşağı düşmektedir.

Bugün 15 Temmuz, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, umarım bütün dünya bu ülkeye zarar veremeyeceğini görmüştür.

2021-2022 sezonunda Şampiyon olan takım, ülke puanı nedeniyle Şampiyonlar Ligi’ne ön eleme oynayarak katılabilme durumunda kalacak.

Şimdi, Beşiktaşımızın ya da bu sene Avrupa’da oynayacak bütün takımlarımızın alabileceği her bir puan bundan sonra ülke puanları açısından çok büyük önem arz ediyor. Benim bir sorunum var, limitlerimde çok ciddi sorunlarım var. Şimdi takımımı bile sahaya çıkarmakta zorlanıyorum.

Ve bunu aşmak için yaklaşık 1-1,5 aydır da federasyona derdimizi anlatmaya çalışıyoruz. Alternatif önerilerle gitmeye çalışıyoruz. Henüz bir çözüm bulamadık. Sanırım Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri, hem bankalar açısından hem de diğer kulüplerin bize verilecek olan bu haktan dolayı rahatsız olabileceklerini düşünerek bu konuyu şu anda çözmüyorlar, çözemiyorlar.

Ama onlar da ülke puanı açısından Beşiktaşın transfer yapıp ülkeyi iyi temsil etmesini istediklerini biliyorum. Ama buradaki arkadaşlarım da, sayın başkanların da bu konuda bir dertleri var mı, yoksa dahi içlerinden buna destek olduklarını ifade ediyorlar.

Şampiyon oldum, Şampiyonlar Ligi’nde ülkeyi temsil edeceğim. Ama limiti en düşük 3 büyük takımdan birisi benim, yani ben transferlerimi yapamıyorum. Bu sebeple dedik ki bize bir defaya mahsus pandemi sebebiyle özel davranın, maalesef aşamadık.

Bu konuyu aşacağımızı tahmin ediyorum ama aşılmazsa büyük sorun yaşayacağız. Bu da bizim Türkiye Futbol Federasyonu’na gönderdiğimiz yayıncı kuruluş sorunuyla, yabancı sayısıyla ilişkili. Zaten diğer konular konuşuldu. Yayın konusunda çok net, bugün hakkımızı aramak zorundayız. İş oraya doğru gidiyor. Bunu bizim adımıza Türkiye Futbol Federasyonu’nun yapması gerekiyor. Daha rekabetçi bir ortam için yabancı oyuncu sınırlamasını doğru bulmuyoruz. Olacaksa da Türkiye Futbol Federasyonu altyapıya kaynak aktarmalıdır.

Liyakat sorunu bir çok yerde var, futbolda var, bizde de var, Türkiye Futbol Federasyonu’nda da var. Burada bütün mesele bu sorunun var olduğunu kabul ederek düzeltmeye çalışmak.

Şimdi bizler Türkiye Futbol Federasyonu’nda Genel Kurul üyesiyiz. Çıkıp bunları orada konuşmak zorundayız. Ben de diyorum ki Genel Kurul’da Türkiye Futbol Federasyonu’nun yanlışları varsa, herkesin önünde ne gerekiyorsa anlatırız, Biz sizin yaptığınızı doğru bulmuyoruz, gereken ne ise bir Genel Kurul’da yapılır. Aslında biz federasyonla kavga etmiyoruz, Türkiye Futbol Federasyonu bizim üst kurulumuzdur, saygı duyuyoruz.”