HABERLER

05.10.2007

Serdar Kurtuluş

Cola Turka ile Futbolcu Günlüğü’nün yeni konuğu; yaptığı başarılı çıkışla göz dolduran Serdar Kurtuluş. Genç meslektaşlarının hayranlıkla takip ettiği oyuncumuzla futbola dair uzunca bir söyleşi yaptık…

Futbola Bursaspor altyapısında başlayan ve A takım da dahil olmak üzere 11 yıl yeşil beyazlı formayı giyen Serdar, sezon başında her futbolcunun rüyası olan Beşiktaşımız’a kavuştu. Teknik Direktörümüz Tigana’nın isteği doğrultusunda Siyah Beyazlı formamızı giymeye başlayan Serdar, kabul ettiği transfer teklifi ile ilk kez ailesinden uzak kaldı. Beşiktaş’taki ilk günlerinin nasıl geçtiğini merak edenler için şu ifadeleri kullanıyor genç futbolcumuz:
“19 yıldır ailemle birlikte Bursa’da kalıyordum. Beşiktaş’a gelmek güzel ama, bunun en zorlu tarafı ailemden ayrı kalmak oldu. Geldiğim günden beri tesislerde kalıyorum. İnsanlardan uzak geçti ilk 2-3 ayım. Sonuçta tesislerde yalnız kalıyorsunuz ve tek başınızasınız. Genelde aile ortamı içinde oluduğunuz için bütün bunlara alışık değilsiniz.. Biraz yalnızlık çektim açıkçası. Buradaki ortama, takıma alıştıktan sonra bu süreci atlattım tabii ki.”
Peki, tesislerde vakit nasıl geçer?
“Yolları fazla bilmediğim için dışarı çıkma imkanım hiç olmadı. İlk 3 aylık dönemde sadece tesislerde vakit geçiriyordum. Bazen genç arkadaşlarla birlikte gezmeye gidiyorduk. Ama 1-2 kere dışarı çıksan da yolları öğrenmek kolay değil koskoca İstanbul’da. Genelde internette vakit geçiriyorum, öğrendiğim bir kaç yer var, oralara gidiyorum. Sinema, internet, play station derken vakit geçiyor. Zaten artık tempo arttığı için sıkılmaya da vakit bulamıyoruz. Maçlarla, kamplarla hedefe doğru gidiyoruz.”
Kamp demişken merak edilen bir konu aklımıza geliyor; bir futbolcunun konsantrasyon dönemi ne zaman başlar? Haftanın başından itibaren mi, yoksa başka bir zaman mı?
“Diğerlerini bilmiyorum ama ben kamp akşamı maça konsantre olmaya başlıyorum. Belki bazı arkadaşlar Salı’dan itibaren maçı düşünür ama ben kamp akşamında konsantre olmaya başlarım. Maça da hazır bir şekilde çıkarım”
Konu futbola kaydığına göre değiştirmeden devam etmekte fayda var. Bütün futbolseverlerin kalbi son haftalara girilirken daha fazla heyecanla atmaya başladı artık. Özellikle de Beşiktaşlılar’ın. Fenerbahçe ile çok kritik iki karşılaşma var önümüzde. İki hedefe ulaşmak için bu maçlardan iki güzel sonuç almak gerekiyor. Söz yine Serdar’da:
“Kupadaki ilk maçı 1-0 kazandık ama bunun hiçbir zaman garantisi yok. Kadıköy’de oynayacağımız maçta beraberlik yetiyor fakat biz kazanmak için gideceğiz. Şartlar ne olursa olsun finale yükselmek istiyoruz. Ligde de şampiyonluğu belirleyecek kader maçı var. Aramızda 4 puan var. Ben, Fenerbahçe’nin maç kaybedeceğine inanıyorum. İki takımın da fikstürü çok zora ama bizimki onlara nazaran daha iyi. Fenerbahçe, bizimle oynayacak. Galatasaray deplasmanı var, Trabzonspor gibi güçlü bir takımla karşılaşacaklar. Bizim tek çıkış noktamız bundan sonra puan kaybetmemek. Fenerbahçe’yi yendikten sonra Şampiyon oluruz diye düşünüyorum.”
Futbol Takımımız, bu sezon Şampiyonluğun en güçlü adayı. Bütün Siyah Beyazlı taraftarlar 34. haftanın bir an önce gelmesini beklerken, bayraklar, flamalar çoktan hazırlandı. Herkes, hakemin sezonun bittiğine işaret eden son düdüğünü bekliyor. Şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerlerken, çok kritik zamanlarda puan kayıpları yaşadık bu sene. Keza rakibimiz  Fenerbahçe’de de aynı kayıplar yaşanıyor. Bu nasıl bir durum diye soruyoruz ve cevabın ilk cümlesini gülerek veriyor Serdar:
“Bana göre iki takım da lige heyecan katıyor. Biz puan kaybederken Galatasaray kazanıyor, ama Galatasaray’ın yarıştan kopmaması bizim için daha iyi. Çünkü, Fenerbahçe ile oynayacakları çok önemli bir maç var. Mecidiyeköy’deki derbide Galatasaray’ın puan ya da puanlar kazanması, bütün maçları kazanmamız halinde bizim çok işimize yarayacak. Galatasaray bizi geçmediği sürece bizim işimize yarar bu durum. Galatasaray-Fenerbahçe ve Beşiktaş-Fenerbahçe maçları ligin kaderini belirleyecek. Bundan sonra maç kaybetmez, Fenerbahçe’de iki derbide yenilirse Şampiyon oluruz. Bana öyle geliyor ki, bu öngörüm gerçekleşecek.”
Son haftalarda herkes stresli. Özellikle taraftarlar. Futbolcuların durumu ne peki?
“Son haftalarda biz de çok büyük stres yaşıyoruz. Bu bütün futbol takımları için böyle. Kimi Şampiyonluk için koşturuyor, kimi düşmeme mücadelesi veriyor. Bizde de puan kaybetme korkusu var. Bundan sonra oynayacağımız her maç final. Puan kaybetmek istemiyoruz bir daha.”
Beşiktaşımız, futbol dünyasındaki başarılı isimlerin hayallerini süsleyen bir takım. Bir kere Beşiktaş forması giymek için, kim neler vermez ki? Peki Beşiktaş neler kazandırır bir futbolcuya?
“Büyük takımda oynamak çok farklı. Burada oynadığım için futbol piyasam arttı.Türk futbolunda konuşulan isimlerden biri oldum. Milli takıma gitme yolum daha çok açıldı. Çünkü, milli takımda oynayanların bir çoğu büyük takımlarda oynayan isimler. Her futbolcu büyük bir takımda oynamak ister. Burada oynadığım için çok mutluyum”
A milli takıma gidebileceğini düşünüyor musun?
“Milli takıma seçilebilmek çok zor. Oradaki isimler çok kaliteli oyunculardan oluşuyor. Belki, Fatih Terim yaşımın genç olmasını bir dezavantaj olarak görüyor. Ben gösterdiğim performansın üstüne koyabilirsem, bu sene olmasa bile bir dahaki sene A milli takımda oynarım diye düşünüyorum”
Milli takımda şu anda senin mevkiinde oynayan isimler için ne düşünüyorsun?
“Şu anda Aurelio var o bölgede. Gerçekten beğendiğim ve takdir ettiğim bir futbolcu. Türkiye’deki en iyi ön liberolardan bir tanesi. İşini iyi yapıyor, oyun kuruyor, top kaptırmıyor. Bir takım için çok faydalı birisi. Diğer arkadaşlarımız da iyi futbolcular. Zaten iyi oldukları için milli takıma seçiliyorlar. Sonuçta her futbolcu ülkesinin milli formasını giymek için mücadele eder, en büyük hedefleri arasında bu vardır. Daha çok çalışıp milli formaya kavuşacağımı, Mehmet Aurelio’yu keserek oynayacağımı düşünüyorum.”
Serdar, futbol hayatına sağ kulvarda başlayan bir isim. Sağ bek diye tabir edilen bölgenin oyuncusu. Duruma göre sağ kanatta da görev verilmiş ve alnının akıyla başarılı maçlar çıkarmış. Beşiktaş’a geldiğinde ise daha önce hiç oynamadığı bir bölgede görev yapmaya başladı. Sağ  bölge için geldi ancak bir süre sonra Türkiye’nin en iyi ön liberoları arasına girmeyi çoktan başardı. Serdar’ı bilen isimler CSKA Sofya maçında kendisini orta sahanın ortasında görünce şaşırmışlar, “Bunun burada ne işi var?” diye…
“Ön libero oynayacaksın” dedikleri zaman neler düşündün?
“Daha çok sağ bek ve stoper olarak görev yaptım. CSKA Sofya maçında hocam ne yapmam gerektiğini söylediğinde şaşırmıştım. Başta korktum ama 2-3 maç sonra yerime alıştım iyi bir performans sergiledim. Hocam ilk defa beni farklı bir yerde oynattı ve iyi bir performans yakaladım. Takıma katkı yaptığım söylenince de daha çok motive oldum ve kısa sürede yerime alıştım. Demek ki kabiliyet varsa oluyormuş. Çocukluğumdan beri sağda oynuyorum ama şu anda tekrar sağ bek oynamamı söyleseler belki zorluk çekerim. Ancak fazla uzun sürmez tabii. Nasıl olsa o tarafa da alışığım.”
Tigana’nın hayatındaki önemi nedir?
“Beni bu yerlere getirdiği için kendisine çok teşekkür ediyorum. Benim buraya gelmeme sebep oldu. Bana çok önemli bir şans verdi ve bunu değerlendirdiğime inanıyorum. Önemli olan oynadığınız zaman mahcup etmemek. Bende, bana güvenenlerin yüzünü kara çıkarmadım.”
Serdar Kurtuluş’u kendin nasıl değerlendiriyorsun?
“Maça çıktığım zaman sadece mücadele etmeyi düşünüyorum. Kazanma hırsı var bende yenilgiyi hazmedemiyorum. İnsanın kendini sadece futbola verip işiyle ilgilenmesi gerekiyor, ben de öyle yapıyorum. Önemli olan da bu zaten.  Maç içinde iyi oynayıp sürekli üstüne birşeyler koyması lazım futbolcunun. Ancak böyle bir yerlere gelinir. En başta bir istikrar yakalamalı genç bir futbolcu. Kötü oynayabilirsin ama kötü mücadele edemezsin. Ben de öyle yapıyorum.”
Her sezon, bir çok takım kadrosuna genç isimler katıyor. Bunların arasında Serdar gibi başarılı olanları da var, kaybolup gidenleri de. Serdar Kurtuluş, bu sezonki futbolu ve performansı ile taraflı tarafsız herkesin takdir ettiği bir oyuncumuz. “Gençler senin gibi olabilmek için ne yapmalı?” diye sorduğumuz zaman madde madde cevaplıyor:
“Klasik olacak ama her zaman çalışmalılar. Çalışan insan günün birinde hakkını alır. Söylenen sözden çıkmayacaksın. Ne söyleniyorsa onu yapacaksın. Disiplinli olacaksın. İşini severek yapacaksın. Zevk alacaksın. Sonrası zaten kendiliğinden gelir. Özel hayatına dikkat edeceksin. Futbolcular robot değildir; tabiiki gezekeceksin. Herşeyin yeri ve zamanı var o zamanı iyi ayarlamak lazım.  Geç yatmayacaksın. Özetle, abartmadan yaşayacaksın.”
Genç bir futbolcunun büyük takımda oynamasının avantajı ve dezavantajları neler?
“Bu yaşta büyük bir takımda oynamanın avantajı da var, dezavantajı da var. Avantajları; medayının takip ettiği birisiniz. Genç yaşta büyük takımda oynuyorsunuz. Türkiye’nin gözü önündesiniz. Bu durumda yaptığın her hareket dikkat çekiyor. Yanlış olunca direk dezavantaja dönüyor. Genç yaşta büyük takımda oynamak kolay değil. Bu şans geldiyse bundan sonrasını değerlendirmek lazım. Türkiye’de milli takımdan önce gelinebilecek en son nokta burası. Önemli olan kalıcı olabilmek.
 
Peki Serdar futbolun dışında nelerden hoşlanır?
”Kitap okumayı pek sevmiyorum. Sinema ile aram gayet iyi. Korku filmlerini severim. Vizyona yeni giren korku filmlerini izlemeye çalışırım. Filmi kendi başıma izlemeyi tercih ediyorum. Futbol dışında başka sporlara göz atamıyorum. İlgilendiğim başka bir spor dalı yok zaten.”
Peki gelecek planların nedir?
“Herkes gibi benim de futbola başladığımda bazı hedeflerim, hayallerim vardı. İlk hedefim Bursa’da A takım forması giymekti, sonra Beşiktaş’ı istiyordum. Çocukluğumun takımı Beşiktaş’tayım. Bundan sonra milli takımda uzun yıllar değişmeyen bir isim olmak. Bunun için çalışıyorum. Performansımın üstüne koyup devam edersem o da olur. Son olarak Avrupa’da oynamayı düşünüyorum. İngiltere Premier Ligi hoşuma gidiyor. Oradaki futbol buradan çok farklı; kendi futbol yapımı biraz daha geliştirmem lazım oralarda oynamam için. Özellikle maç kondisyonu, hızlı ve teknik oyun açısından. Bunları gerçekleştirdiğim takdirde İngiltere’de forma giymek istiyorum.”
Futboldaki ilk parasını Bursa altyapısında oynarken kazanan Serdar, ilk maaşını şimdi olduğu gibi yine eve göndermiş. Tanınmak hoşuna gidiyor ama her insan gibi bazen o da aşırı ilgiden sıkılabiliyor. Dışarı çıktığı zaman fotoğraf çektirmek isteyen, imza almak isteyen bir çok kişi varmış. Serdar bunları keyifle karşılıyormuş. “Sıkıldığım anlar tabii ki oluyor. Ama kimseyi kırmamam gerektiğinin farkındayım. Tanınmak hoş birşey ama bazen keşke böyle olmasa dediğiniz zamanlar oluyor” diyor.
Beşiktaş tribünlerinin de en büyük hayranlarından birisi Serdar;
“Aslında İnönü Stadı’na çıkınca futbolcular enteresan duygular yaşıyor. Çok ateşli, destekleyen, itici bir güç olan 12. adam görevini layıkıyla yerine getiren bir taraftarımız var.
Her zaman bizi desteklesinler. Bizden istediklerinin farkındayız, onun için mücadele ediyoruz. Bizim de onlardan bir isteğimiz var. Gençlere sahip çıksınlar, sağduyulu olsunlar.”
Kendisi de bundan önce tribünde maç izlemiş birisi. Beşiktaş ve Bursa maçlarını tribünden takip edermiş. Tribün ve sahada diye bir kıyaslama yapmasını istediğimizde şu cevabı veriyor: “Eğer o gün iyi oynuyorsanız saha içi en iyisi. Fakat, kötüyseniz hiç çekilmiyor.
Bir anısıyla röportajımız sona eriyor:
“İnönü Stadı’nda Bursa ile oynuyoruz. Bursaspor’da oynayan kardeşim Serkan’da kadroda. Benim için çok enteresan bir durum oldu. Kadroda olduğunu biliyordum fakat oynayacağını tahmin etmiyordum. Bir arkadaşının sakatlığı üzerine 11’de başladı ve Türkiye’de oynayan en genç oyuncu unvanını aldı. Bir abi olarak bundan tabii ki gurur duydum. Maç içinde ben onu motive etmeye çalıştım. Çünkü, daha ilk maçıydı ve Beşiktaş’a karşı oynuyordu. İkimizde profesyonelliği ön planda tuttuk. Abi-kardeş değil, iki rakip olarak oynadık. Hatta, o benden daha profesyonelce oynamış. Maçın daha ilk dakikalarında bir pozisyonda karşı karşıya kaldık. Ben bir çalımla Serkan’ı geçtim derken kardeşim bir faul yaparak beni düşürdü. Ben o an bir özür bekliyorum kendisinden. Özür dilemeyi geçtim, beyefendi tenezzül edip kaldırmadı bile. Tabii bu maç içerisinde olan bir durum. Aşırı konsantre olmuş demek ki. Bunlar maç içinde kalan hoş şeyler.”

ÖNCEKİ KONUKLAR
Mustafa Doğan
İbrahim Üzülmez
Mehmet Sedef
İbrahim Toraman 
Ali Tandoğan 
Ricardinho
Bobo
Gökhan Zan
Burak Yılmaz
 

Diğer Haberler