HABERLER

05.10.2007

Ali Tandoğan


Cola Turka İle Futbolcu Günlüğü’nde bu haftaki konuğumuz Ali Tandoğan. İki sezon önce Siyah Beyazlı formamızla tanışan tecrübeli isim, hem futbol hem de özel hayatını sımsıcak bir uslup ile anlatırken, futboldan sonraki planlarını da Cola Turka ile Futbolcu Günlüğü’nde açıkladı… 
25 Aralık 1977 senesinde Salihli’de doğan Ali Tandoğan, futbol hayatının uzun yıllarını Anadolu takımlarında geçirmiş ve 2 yıl önce “İnönü Stadı’nda oynadığım her maçtan sonra soyunma odasında tezahüratlarını tekrar ediyordum” dediği takıma, yani Beşiktaşımız’a kavuşmuştu. Siyah Beyazlı formamızla ikinci yılını doldurmaya başlayan tecrübeli futbolcumuzla bugünlerden konuşuyoruz ve sözü Ali Tandoğan’a bırakıyoruz:
“Önümüzde çok kritik bir fikstür var. Ligdeki durumumuz belli. Kayserispor ile çok önemli hatta bana göre final niteliğinde olan bir maç yapacağız. İlk yarıdaki şanssızlığın son bulacağı bir karşılaşma olmasını temenni ediyorum. Hemen sonrasında ise Bayer Leverkusen ile UEFA Kupası karşılaşması geliyor. Camiamız ve Türk halkı için çok önemli bir maç. Aynı zamanda gruptan çıkarsak Takımımız adına bir ilk olacak. Ben bu ilki gerçekleştireceğimize inanıyorum. Üç kulvarda mücadele ediyoruz ve hedeflerimizin hiçbirinden vazgeçmiş değiliz. Sene sonunda bu üç kulvardaki hedeflerine ulaşmış bir Beşiktaş için mücadele ediyoruz”
Turkcell Süper Lig’de oluşan puan farkını hatırlattığımız Ali Tandoğan, hemen cevap veriyor:
“Ligin ilk yarısı daha yeni bitiyor. Önümüzde oynayacağımız çok maçımız var. Derbileri içeride oynayacağız. Rakiplerimizin puan kaybedeceği maçlar olacak. Biz ikinci yarıda, ilk yarıda kaybettiğimiz puanları telafi edip, en az hata ile oynayacağız ve Şampiyonluk yolunda devam edeceğiz. Şampiyonluğun en büyük adayı biziz. Biraz sabır gösterilmesi lazım. Bu takım yeni kurulmuş bir ekip. Bazı şeyler yeni yeni oturmaya başladı. Biz sezon başında yeni takım olmanın zorluğunu yaşadık. Açıkçası bazen maç içinde birbirimizi tanımadığımız anlar oldu. Belki, “Bu kadar maç oynadılar nasıl oturmuyor?” diyecekler ama çok fazla bir arada oynayamadık. Artık birbirimize alışmaya başladık. Devre arası kampında oturup hatalarımızı konuşacağız ve hedefimize emin adımlarla gideceğiz. Biz Şampiyonluk hedefinden asla vazgeçmedik”
Ali’nin bu hırslı açıklamalarını dinleyince Bursaspor ve Club Brugge maçlarındaki Beşiktaş’ı hatırlatıyoruz. “Öne geçtiğimiz maçlarda daha rahat futbol oynuyoruz. Geriye düştüğümüz maçlarda ise biraz sıkıntı yaşasak da tempoyu kaybetmiyoruz ve rakibin oyundan düştüğü anda sonuca gidebiliyoruz. İki karşılaşmayı bu şekilde kazandık. Yani maçtan kopmadığımız zamanlarda neler yaptığımız ortada” diye konuşan başarılı futbolcumuz, Türkiye’de bazı şeylerin abartıldığını düşünüyor. “Ligimizde mücadele edenlerin çoğu iyi takımlar. Teknik direktörler ekiplerini çok iyi motive ediyorlar. Önceden büyük bir takımla oynayacakları zaman güvensiz, “Nasıl olsa yenileceğiz” mantığıyla mücadele ediyorlardı. Fakat, bazı şeyler değişti artık. Yenilirsek kaybedecek bir şeyimiz yok diyerek, güvenlerini en üst seviyeye yükselterek çıkıyorlar sahaya. Bunun sıkıntısını bu sezon çok yaşadık. Maçı açamadığımız zamanlar oldu. Gol yediğimiz zaman strese giriyoruz. Bunları aşmamız lazım” şeklinde görüşünü açıklıyor.
“5 Dakika Bile Oynasam Canımı Dişime Takarım”
Sezona kulübede başlayan ve Denizlispor karşılaşması ile birlikte sonradan maça girerek oynamaya başlayan Ali Tandoğan, bu süreçte performansından birşey kaybetmedigini herkese gösterdi. Yedek kalması konusunda ne düşündüğünü merak ettiğimiz Ali Tandoğan ile bu sorumuzu karşı karşıya bırakıyoruz ve Tandoğan kendisi hakkında şöyle konuşuyor: “İlk iki hafta forma yüzü göremedim. Denizlispor maçı ile birlikte oyuna girmeye başladım. 90 dakika oynayan bir futbolcu ile sonradan giren arasında maç kondisyonu açısından mutlaka farklılıklar oluyor. Benim adıma verilen kararlar hocamızın takdiridir. Ama ben hiçbir zaman mücadeleyi bırakmadım. Çünkü benim karakterim buna müsait değil. Hırslı bir futbolcuyum. 28 yaşındayım ve daha uzun yıllar oynamak istiyorum. Kendimi de buna hazır buluyorum. Büyük takımlarda her zaman böyle şeyler olur. Futbolcular her zaman yedek bekleyebilir. Bunlar futbolun içinde olan şeyler. Geçen sezon geçirdiğim sakatlıktan sonra bazı şeyleri tam olarak rayına oturtamadım. Ama bana 5 dakikada süre verilse o 5 dakikada canımı dişime takarak mücadele ederim. Çünkü ben buradan para kazanıyorum, bu taraftar benden bişeyler bekliyor. Ben yıllarca bu liglerde çok şey yaptım. Artık bunları Beşiktaş’ta yapmalıyım. Ben tecrübeli bir oyuncuyum. Geçen sene bir takım sıkıntılar yaşadım ama bu sene bunları atlattım. Kendime güveniyorum. Zamanla çok daha iyi şeyler yapacağımı düşünüyorum”
“Etik Değerlerine Sahip Çıkan Büyük Bir Camiadayım”
Beşiktaş Camiası’nda ikinci yılını yaşayan başarılı oyuncumuz Siyah Beyazlı Camiamız’ı diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin “Birlik ve Beraberlik” olduğunu söylüyor. Etik değerlerine sahip çıkan bir Camia’da olduğunu belirten Ali Tandoğan, “Bir gün bir program izliyordum. Camiamız’ın büyüklerinden birisi Beşiktaşlı olmanın gerçekten çok büyük bir ayrıcalık olduğunu söylemişti. Hatta “Ben Beşiktaşlıyım” diyen birisine daha çok güvenildiğini belirtmişti. İşte ben böyle bir takımın oyuncusuyum” diye konuştu.
Futbolla başlayan sohbetimizi yavaş yavaş özel hayata kaydırırken, son olarak taraflı tarafsız herkesin, hatta son zamanlarda Avrupalı futbolseverlerin dahi hayranlıkla izlediği Beşiktaş tribünlerine uğruyoruz. “Şu son dönemde taraftarın etkisini, kıymetini bir kere daha anladım” diyerek Beşiktaş taraftarlarından övgüyle söz eden Ali Tandoğan, “Bizim taraftarımız takımını çok iyi destekliyor. Mağlupken desteklemeye başladıklarında gördüğünüz gibi kazanmaya başladık. Bizim için çok büyük bir avantaj. Onların desteğini aldığınız zaman çok daha iyi motive oluyorsunuz ve sanki bir kişi fazla oynuyormuş gibi hissediyorsunuz. Zaten misafir takım da saha içinde bunun stresini yaşıyor. Sağolsunlar, desteklerini bizden esirgemesinler. Zaten verdikleri sosyal mesajlardan dolayı kendilerine sadece taraftar demek yanlış olur. Bilinçli bir taraftar kitlesi dersek haksızlık yapmış olmayız. Eğer bir kitle yaptıkları başarılı işlerle gazetelere manşet oluyor, haberlere konu oluyorsa mesajların belirli yerlere gittiğini anlayabiliriz” diyerek tribünlere duyduğu hayranlığı dile getiriyor.
“Şampiyonlukla Birlikte Çifte Düğün Yapacağım”
Artık konu futbolun tamamen dışında ve Ali Tandoğan’ın özel hayatındayız. İdman sonrasında eve gidiyormuş, zaten evden çok sık çıkan bir insan değilmiş. “Evcimenim” diye tek kelimeyle özetliyor kendisini. Zamanında biraz hovarda yaşamış ama ayakları yere erken basmış. “Hızlı yaşamanın bir avantaj olduğunu düşünmüyorum” diyen Tandoğan, futbolu para kazandığı bir meslek olarak görüyor ve disiplinsizliği halinde mesleğini kaybedebileceğinin farkında olan bir isim. Ama eve kapanıp sadece futbola odaklanan bir yaşantının da futbolcuyu geriye düşürebileceğini söylüyor. “Futbolcu kendisini fazla sıkmayacak” diyor Ali Tandoğan, “Rahat olacak. Ailesi ile olacak”...
Evlilik diye soracak oluyoruz. Anlatıyor; Ali Tandoğan’ın bir kız arkadaşı var ve devre arasında yüzük takmanın planlarını yapıyorlar. Düğün için ise biraz daha bekleme taraftarı, “Hele bir sezon sonu gelsin de Şampiyonlukla birlikte çifte düğün yapacağım”...
Arkadaşlarının bir çoğunun evlendiğini söyleyen Ali Tandoğan için çevresindekiler ne düşünüyor bilmiyoruz ama, “Evleneceğim” dediği zaman kimse inanmıyormuş. Hatta Konyasporlu El Saka yarım Türkçesi ile “Sen evlenecek? Yalan söylüyorsun sen” diyormuş. Ali Tandoğan, iyi bir insan ve iyi bir aile bulduğuna inanıyor ve “Mutlu olacağıma inanıyorum” diyor.
“Yorumculuk İçin Fazla Duygusalım”
Bir futbolcu ile konuşup da futbol sonrası planlarından bahsetmemek olmaz. Hele 8 yaşından beri futbolun içinde olan birisi ile konuşmamak hiç olmaz. Ali Tandoğan, “Futbolda bazı şeyleri anlayabiliyorum. Bir yanım teknik direktörlük diyor. Diğer yanım iş hayatına atıl diyor. Başladığım bir takım işler var. Şu anda ne yapacağıma karar vermedim” derken futbol analizlerindeki isabetli yorumlarını hatırlatıyoruz. “Yorumculuk yapar mısın?” diye sorduğumuzda ise, “Yorumcu olmak için duygusallığı bir kenara bırakmak lazım. Ben ise biraz duygusal bir insanım. Ama bu yapmayacağım anlamına gelmez; belki bir gün ben de duygusuz bir insan olarak yorumcu olabilirim. Lütfen bu sözlerimi kimse yanlış anlamasın. Yorumculuk yapana saygım var” diye cevap veriyor.
Merakımıza mağlup olarak geçen sezon ilk kez Beşiktaş forması giydiği Kayseri Erciyesspor maçında gördüğü kırmızı kartı soruyoruz. “Bir dokun bin ah işit” tadında şu sözler dökülüyor Ali’nin ağzından: “Futbol hayatımın en önemli ve en kötü tecrübelerinden bir tanesi. O anda yaşadığım şokun etkisini daha yeni yeni atlatıyorum. Herşey bir anda oldu.  Açıkçası o günü hatırlamak bile istemiyorum”
Röportaj bitti. Sohbete devam ederken bir hatıra rica ediyoruz kendisinden.
“Denizlispor ile UEFA Kupası’nda oynadığımız meşhur dönem. Lyon ile deplasmanda rövanş maçını oynuyoruz. Denizli’deki ilk maçı da kazanarak gitmişiz. Rakibimiz, Avrupa’nın en güçlü takımlarından birisi. Mutlaka tur atlamak istiyorlar ve saldırdıkça saldırıyorlar. Tam bu anlarda bir de gol attık. Lyon daha çok saldırmaya başladı. Artık maç koskoca futbol sahasında değil, bizim onsekizin içinde oynanıyor. İzleyenler hatırlar.  Lyon vuruyor biz çizgiden çıkarıyoruz. Sağdan vuruyorlar tutuyoruz, soldan atıyorlar kurtarıyoruz. İnanılmaz bir durum, nefes almaya vakit yok. Daraldım, bunaldım, bir anda patladım. Artık o an nasıl bir ruh haline bürünmüşsem, bir an maçı bıraktım yanımdaki Lyonlu oyuncuya döndüm; “Yeter” dedim, “Atacaksanız atın artık...”

Diğer Haberler